Quran Apps in many lanuages:

Surah Al-Araf Ayahs #118 Translated in Turkish

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız.
قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِمَّا أَنْ تُلْقِيَ وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَحْنُ الْمُلْقِينَ
Sihirbazlar şöyle dediler: Ey Mûsa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?
قَالَ أَلْقُوا ۖ فَلَمَّا أَلْقَوْا سَحَرُوا أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءُوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ
Siz sergileyin. dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler.
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ ۖ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
Biz de Mûsa'ya şöyle vahyettik: Hadi at asanı! Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi.

Choose other languages: